Faydalı Bilgiler

İmplant Operasyonunun Ardından

İmplant Sonrası Şişlik;

İmplant operasyonu sonrası cerrahi işlem bölgesinde şişlik olması normaldir. Çene kemiğinde implant için açılan yuva bir miktar açılan dişeti implant bölgesinde az da olsa bir tramvaya neden olmaktadır. Diş hekimi bu bölgede az da olsa şişlik beklediğinden İmplant bölgesine buz kompresi yapılmasını ister.
Hasta elindeki buz torbalarını ağız dışından implant bölgesine tutulur 3-5 dakika tutulup 8-10 dakika dinlendirerek uygulanır. Uzun süre buz tutulması durumunda buz yanığı olabilirsiniz. Bu uygulama şişlik oluşmasını belli ölçüde azaltacaktır.
İmplantın çene kemğiyle bütünleşene kadar yemek yerken implant üzerine baskı uygulamamaya dikkat ediniz.
Ağrının devam etmesi, abse oluşması durumunda veya dudakta uyuşma hissetmeniz halinde zaman kaybetmeden dişhekimine başvurmanız gerekir.

Nasıl Beslenmeli;

İmplant ameliyatı sonrasında birkaç hafta beslenmenize dikkat etmeniz gerekmektedir. Titanyum implantın çene kemiğine kaynama süreci olan bu dönemde, sıcak veya soğuk olmayan yumuşak gıdalarla beslenerek implantın stabilitesine zarar vermemiş oluruz. Bu konuda dişhekiminizin tavsiyeleri olsa da bilgilenmeniz açısından aşağıdaki örnekleri verebiliriz.
Oda ısısındaki yoğurt, peynir, çorbalar, meyve suları, yumuşak pişirilmiş yumurta, yumuşak et, süt, dondurma, muhallebi ve ekmeğin iç kısmı gibi yumuşak yiyeceklerle beslenebilirsiniz. Beslenmeniz eskiye göre az olacağından; taze sıkılmış meyve suları, kivi, elma, çilek, greyfurt, portakal gibi meyvelerden tüketerek doğal yoldan C vitamini katkısı yapabilirsiniz.

Sıcak ve Soğuk Gıda Tüketmemek;

İmplant tedavisinden sonra yapılması gerekenler yani dişhekimin yapacağı tavsiyelere uymak implantolojinin başarılı sonuçlanmasında büyük önem taşımaktadır. Başarılı bir implant ameliyatından sonra diş hekiminizin size söyleyeceği ilk şey sıcak ve çok soğuk gıdalar tüketmemek olacaktır. Uygulanan implant sayısına, implantın markasına ve cerrahi işlemin düzeyine göre 3-10 gün arası bu tavsiyeye uymak gerekmektedir.

Sert Gıdalar Tüketmemek;

Cerrahi operasyonla açılan dişeti operasyon sonrası dikilerek kapatılır. Dişeti düzelene kadar beklemesi gereken dikişlerin darbe almaması çok önemlidir. Diş hekimi tarafında dikişler alınana kadar sert gıdalar tüketmemek veya bu dikişli bölgeye baskı yapabilecek herhagi bir davranıştan uzak durmak gerekir. Bu süreçte yumuşak veya sıvı gıdalar tüketerek beslenmek gerekmektedir. Eğer tek tarafta implant yapılmışsa implant olmayan bölgeyi kullanmak daha akıllıca olacaktır.

İmplant ve Ağız Bakımı;

İmplant ameliyatından sonra ilk 48 saatlik dilimde ağız bakımı çok önemlidir. Ağız içinde basınç oluşturacak hareketlerden kaçınmak gerekir. İmplant sonrası 1 gün boyunca ağızınızı çalkalamak ve ya gargara yapmak önerilmez. Ağız içinde biriken tükürüğü mümkün olduğunca yumuşak dışarı atmak gerekir. Emerek yapılan tükürmede negatif yönde oluşan basınç çok zararlıdır. Yine ağız içinde basınç yapacak oflama veya üfleme benzeri hareketlerden kesinlikle sakınılmalıdır.

İlk günlerde ağız temizliği yaparkan fırçalama ve diş ipi kullanımında dikkatli olmak gerekir. Mümkün olduğunca yavaş hareketlerle uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra implant alanlarını nemlendirilmiş pamuk bez veya gazlı bez yardımıyla temizleyebilirsiniz.

İlaç Kullanımı;

Cerrahi operasyondan sonra ilk birkaç günde duyulacak ağrı hekimler tarafından normal karşılanmaktadır. Ameliyat sonrası dişhekimi tarafından verilen ağrı kesiciler ve antibiyotikleri söylendiği gibi düzenli olarak kullanmanız gerekir. Ağrınız kalmasa dahi ağrı kesici ilaçlarınızı planlandığı gibi kullanmaya devam etmelisiniz. Çünkü ağrı kesiciler bilinen etkileri dışında şişlik indirici özellikleri sebebiyle bir süre daha kullanılabilir. Eğer hekim tarafından bir gargara verildiyse söylendiği şekilde ve zamanda yapılmalıdır.
Cerrahi bir işlem olan İmplant operasyonu sırasında kesilerek açılan dişeti işlem sonrası dikilerek tekrar kapatılır. Burada oluşan yara çok kısa sürede iyileşmekle birlikte ilk 2 gün kan sulandırıcı ilaçlardan uzak durmak gerekir. Dişhekimi tarafından verilen ağrı kesici yerine kanı sulandıran aspirin kullanımı önerilmemektedir. Aspirini kan sulandırıcı olarak kullanan hastalar hekimlerine danışmadan aspirini kesmemelidir.

Sigara ve Alkol Kullanımı;

İmplant operasyonu sonrasında sigara ve alkol kullanımı iyileşme sürelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Öncesindede kullanımı önerilmeyen bu iki zararlı maddenin implant üzerindeki bazı olumsuzlukları aşağıda sıralanmıştır.

Sigara kullanımının ağız içerisinde dokularda oluşan bakteri plağına zemin hazırlayarak, enfeksiyon riskini arttırması
Sigaranın karbonmonoksit ve toksit etkilerine bağlı olarak implantın kemikle bütünleşmesini olumsuz yönde etkiler.
Yara iyileşmesini geciktirmek.
Kanlanmayı azaltmak.

Not: Sigara kullanan implant hastalarının tedaviden 15 gün önce ve tedavi olduktan sonra 1 ay kadar sigarayı bırakmaları özellikle önerilmektedir.

Ağız Kokusu

Ağız Kokusunun Sebepleri Nelerdir?

Kötü ağız kokusu dişhekimliğinde halitosis olarak adlandırılır. Ağız kokusu ne kadar bakımlı olursanız olun, insanların sizden uzaklaşmasına yol açacak kadar ciddi olabilir ve hem özel yaşamı, hem de sosyal yaşamı olumsuz olarak etkileyebilir. 

AĞIZ KOKUSUNUN SEBEPLERİ İKİ GRUP ALTINDA TOPLANIR:
 
Ağız kokusu %90 oranında ağız içi nedenlerden kaynaklanır.
  • Düzenli ağız bakımı yapılmazsa, yiyecek artıkları dişler arasında, dilin ve dişetlerinin üzerinde birikerek ağızda kalır ve bir süre sonra ağız kokusuna neden olur. 
  • Sarımsak, soğan gibi kötü kokulu yiyecekler yendiğinde, vücut bu gıdayı elimine edene kadar kötü koku ortadan kalkmaz. 
  • Dişeti hastalığı sonucu meydana gelen derin dişeti ceplerine tam olarak ulaşılıp temizlik sağlanamaz. Bu cepler ağız kokusuna neden olur. 
  • Ağızda bulunan çürük dişler, taşkın ve komşu dişlerle kontağı olmayan dolgular, anormal diş temasları ve diş morfolojisinin kaybı, yiyeceklerin bu bölgelerde birikmesine neden olarak ağız kokusu oluşturur. 
  • Uyumsuz ve kötü kullanılan protezler ağız kokusuna neden olur. 
  • Ağız içindeki tümörler ağız kokusuna neden olabilir. 
  • Ağız kokusu sosyal yaşamda oldukça rahatsız edici bir durum olduğu için ihmal edilmemelidir. Zira ufak müdahalelerle bu sorundan tamamen kurtulabilirsiniz. 
AĞIZ KOKUSUNDAN KURTULMAK İÇİN;
  • Ağızdaki dişeti hastalıkları ve diş çürükleri tedavi edilmelidir. 
  • Ağız ve diş sağlığına dikkat edilmeli, günde en az iki kez florürlü bir diş macunu ile dişler fırçalanmalı ve günde bir kez diş ipi kullanılmalıdır. Diş fırçalama sırasında dilin de fırçalanması gerekir. 
  • Kullanılan protezlerin bakımına özen gösterilmelidir. 
  • Eğer ağız ve dişlerinize yapılan müdahalelerden sonra hala ağız kokusundan şikayetçi iseniz, diğer sebepleri de araştırmak gerekir. 
AĞIZ KOKUSUNUN AĞIZ ORTAMI DIŞINDAKİ SEBEPLERİ İSE ŞUNLARDIR:
  • Sinüs, bronş ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar ağız kokusuna neden olur. 
  • Şeker hastalığında ağızda asetona benzer bir koku oluşur. 
  • Karaciğer ve böbrek yetmezliği ağız kokusuna neden olur. 
  • Metabolik bozuklukların da ağız kokusuna neden olabileceği belirtilmiştir. 
  • Özellikle çocuklarda bağırsak parazitlerine bağlı olarak sabahları ağız kokusu görülebilir. 
  • Diet yapanlarda ve oruç tutanlarda düzensiz yemek yemeye bağlı olarak ağız kokusu oluşabilir.

Hareketli Protezlerin Bakımı

Hareketli protezlerin bakımı nasıl yapılır?

Protezinizin olması ağız hijyeninize daha az dikkat edeceğiniz anlamına gelmemelidir. Aksine normal ağız bakımımızdan daha fazla özen göstermek gerekmektedir. 

Hareketli protezler, her yemekten sonra mutlaka çıkartılmalı ve üzerindeki gıda artıkları su altında temizlenmeli ve ağız su ile çalkalanmalıdır. 
 
Gün sonunda sıvı temzileyici bir ajanla beraber protez fırçası kullanarak temizlenmelidir.Protez temizleyici özel efervesan tabletler günlük olarak kullanılmalıdır.Protezler kesinlikle klorak, çamaşır suyu gibi çözücü içeren sıvılar içine konmamalıdır, bunlar protezin yapısını bozarak hem kırılganlığını arttırmakta, hem de yüzeyini pürüzlendirerek daha fazla renklenmesine sebep olmaktadır.
 
Protezlerin temizlenmemesi durumunda ise;
 
Ağız kokusu 
Protez altındaki dokularda tahriş ve mantar enfeksiyonlarının oluşumu 
Estetik problemler
Mukozada yaralar ve enfeksiyonlar
Dokulardaki tahrişe bağlı olarak protez uyumunda bozulmalar meydana gelebilir.

Çocuklarda Diş Çürümesi

Diş Çıkarma nedir ve ne zaman başlar?

Dişin ağız içinde görünür hale gelmesi olarak adlandırılan dişlenme (diş çıkarma) ortalama 6. ayda başlayıp 2,5 yaşına kadar devam etmektedir. Bebeklerde dişler genel olarak genetik düzene uyarak çıkar. Dişlenme yaşı ebeveynin ilk diş çıkardığı yaşa bağlı olarak daha erken ya da geç olabilmektedir. Hatta bazı bebekler dişli doğabilmektedir.

Diş çıkarma belirtileri nelerdir?

Diş çıkarma belirtileri ve şiddeti bebekten bebeğe değişmektedir. Bazı bebekler bu süreci hafif atlatırken bazılarında bu süreç adı gibi dişli olup,  hem anneyi hem de miniğini zorlayabilmektedir.

 
Bunlar:
Tükürük (salya) üretiminin artması
Ağrı ve huzursuzluk
Dişetinde kızarıklık ve şişlik
Yanak ve Çene bölgesinde kızarıklıkIsırma
Uykusuzluk
İştahsızlık
Kulak çekiştirme , yanak kaşıma
 
Diş çıkarma ile ilgili olduğu henüz ispatlanmamış belirtiler
Ateş
İshal
Vücutta cilt döküntüsü
 
Bazı anneler çocuklarının diş çıkarma sürecinde ishali ve hafif ateşinin olduğunu belirtirler. Bu semptomların diş sürmesiyle ilişkisi henüz kanıtlanmadığından, bebeğinizin ateşi 38C derece ve üstündeyse ve/veya ishali varsa, beraberinde diş de çıkartıyor olsa doktorunuza danışın. İshal, ateş gibi belirtiler dişlenme ile aynı anda başlamış farklı bir hastalığın belirtileri olabilir. 

Anneler bebeği diş çıkarırken neler yapabilir?

Dişetine hafif basınç uygulama: Dişetine temiz ve soğuk bezle masaj yapılabilir.

Diş kaşıyıcı kullanımı: Plastik ve boya içermeyen (BPA free) diş kaşıyıcılarını, buzdolabında bir süre beklettikten sonra bebeğinize vererek dişetlerini kaşımasını sağlayabilirsiniz. Kaşıyıcının buzlukta bekletilmemesine dikkat edilmeli. Aksi takdirde bebeğinizin dil, yanak, dudağına yapışabilir.
 
Soğuk gıdaların verilmesi: İştahsızlık görülen bebeğinize soğuk meyve püreleri ve su vererek hem ağrısını hafifletmiş olacaksınız hem de besin ve su kaybının önüne geçebileceksiniz.
 
Ağrıyı azaltacak ilaçların kullanımı: Parasetamol veya ibuprofen içeren şuruplar ağrının azaltılmasında faydalı olabilirler. Ancak diş çıkarırken çok ilaç kullanmamak daha uygundur. Çünkü altta yatan başka bir hastalığın yarattığı ateşi düşürebileceğinden sizi ve doktorunuzu o hastalıktan habersiz bırakabilir.
 
Tüm bunlara rağmen bebeğinizin sıkıntısı geçmiyorsa mutlaka pedodontistinize (çocuk diş hekimi) danışarak; anestezik madde içeren diş jellerini kullanabilirsiniz. Ancak bu pomatların düzensiz ve sıkça kullanımının bebeğinizin çeşitli organları ve özellikle karaciğeri üzerine olumsuz etkileri olabileceği unutulmamalıdır.

20 Yaş Dişleri

20 yaş dişleri çeşitleri nelerdir?

Gömük 20 yaş dişlerinin problem olmasının nedeni bu dişe ihtiyaç kalmaması ve çenelerimizin gittikçe küçülmesidir. Çenelerimiz küçüldükçe 20 yaş dişleri kendine yer bulmak için zorlanmakta ve dolayısıyla diğer dişler gibi sürememektedir. Kendine yer bulamayan 20 yaş dişleri öndeki dişi ittirerek baskı yapmakta ve bu da çapraşıklığa neden olmaktadır. Ayrıca çok geride olmaları ve etraflarındaki diş etinin normal anatomik yapıda olmaması nedeniyle kolayca iltihaplanabilmektedirler. Önemli olan 20 yaş dişlerinin gelişiminin devamlı kontrol edilmesidir.

Tam gömülü 20 yaş dişleri : Tam gömülü 20 yaş dişleri, sadece röntgen filmleri ile görülebilir. -öntgen ile takip edilmeleri gerekir. Öndeki dişin köklerine dahi baskı yapabileceklerinden, periyodik olarak takip edilmeleri gerekmektedir.
 
Kısmen çıkmış 20 yaş dişleri:
En çok sorun çıkaranlardır. Tam çıkamadıkları için öndeki dişe baskı yaparak çıkmaya çalışırlar. Üzerlerindeki diş eti parçası ( kapşon ) , zamanla arasına yemek artıklarının kaçması ve bakteri üremesi nedeniyle iltihaplanır.Dişin etrafındaki diş etinin iltihaplanması sonucunda ; ağrı , şişlik , abse oluşur. Zor temizlendiği için çürük için uygun ortam oluştururlar, komşu dişleri de çürütebilirler.
 
Tamamen çıkmış 20 yaş dişleri :
Genellikle sorun çıkarmazlar fakat çok geride oldukları için fırçalanmaları zordur. Bu nedenle ağız bakımı çok iyi olmayan hastalarda koruyucu bir önlem olarak çekilmeleri tavsiye edilir. 

20 yaş dişleri iltihabı veya absesisin belirtileri nelerdir ve tedavisi nasıldır?

- Ağrı ( kendiliğinden veya üstüne basınca )
- Şişlik ( ağız içerisinde veya yüzde )
- Kızarıklık
- Çene altındaki lenf bezlerinin şişmesi
- Yutkunma zorluğu
- Ağzın kapatılamaması veya kapatınca 20 yaş dişi üzerindeki diş etinin ısırılması , baskı olması.  

Gömük 20 yaş dişlerinin zararları ;
- Öndeki dişe baskı yaparak çapraşıklığa neden olabilir
- Öndeki dişte çürüğe neden olabilir.
- İltihap için uygun bir ortam yarattığından zaman zaman ağrı ve şişliğe neden olabilir.
- Mevcut iltihap , vucudun zayıf bir anında kana karışıp ; kalp , böbrek , beyin , eklemler gibi hayati organlara yerleşebilir ve hayati tehlike yaratabilir. 
 
Gömük 20 yaş dişi iltihabının tedavisi ; 
Öncelikle antibiyotik tedavisi ile akut durumdaki iltihabın kronikleştirilmesi gerekir. (Burada bulunan iltihap , antibiyotik kullanımı ile sadece kronikleşmektedir. Tamamen temizlenememektedir. Bu nedenle antibiyotik kullanımı sonrasında şikayetlerin geçmesine aldanarak dişin çekilmesinden vazgeçilmemelidir.) Daha sonra cerrahi işlemle bu dişler çekilmelidir. 
 
Gömük 20 yaş dişlerini, üst çenede erken süt dişi çekiminden veya yer darlığından gömük kalan köpek (göz) dişleri izler. Bunlar genelde tam gömüktür ve operasyonla çıkarılmaları gerekmektedir. Gömük köpek dişi ve 20 yaş dişi operasyonlarından sonra yüzde görülen şişlik ve ağrı normaldir. Oluşan şişlik, ağrı kesici ve antibiyotiklerle baskılanabilmektedir. Operasyondan hemen sonra bölgeye buz uygulanması şişliğin azalmasına neden olacaktır. Dikişler ortalama 1 hafta sonra alınmaktadır. Hasta dikişler alınana kadar yumuşak besinlerle beslenmeli,  dişlerini yumuşak bir şekilde fırçalamalı, sigara ve alkol kullanmamalı,  ağız gargaralarınızı ihmal etmemelidir.

Hamilelikte Diş Tedavisi

Hamilelik sırasında diş tedavisi yapılabilir mi?

İlk üç aylık dönem: Hamileliğin ilk üç ayında bebeğin organları gelişme aşamasındadır. Bu safhada neden olunan bir bakteriyemi bebeğin organ gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmekte, gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilmektedir. Fakat ağrıya sebep olmuş ve/veya müdahale edilmediği taktirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş ya da diş eti enfeksiyonu gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Diş hekimi, kadın doğum uzmanının önerileri doğrultusunda, bebeğe zarar vermeyen bir tedavi uygulayacaktır.

 
İkinci üç aylık dönem: Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir.
 
Üçüncü üç aylık dönem: Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Anne koltuğa rahat oturamaz ve aşırı stres erken doğuma neden olabilir. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmeyecektir. 

Hamilelikte lokal anestezi yapılabilir mi?

Hamilelikte lokal anestezi yapılmasında sakınca yoktur. Hasta tedavi sırasında ağrı duymayacağı için stres en aza iner. Hamilelik esnasında lokal anestezik madde seçiminde dikkatli olunmalıdır. Octopressin içerikli lokal anestezikler rahimin kasılmasını sağlayarak erken doğuma neden olabilir. Hamilelik sürecinde bu tip lokal anestezik maddeler tercih edilmemelidir. 

Diş röntgeni çekilebilir mi?

İlk 3 aylık dönemde bebeğin organ taslakları geliştiği için röntgen çekilmesi tavsiye edilmez. Sonraki dönemlerde röntgen çekilmesinde bir sakınca yoktur. Bu konuda kadın doğum doktorunuzla görüştükten sonra Kliniğimize başvurmanızı tavsiye ediyoruz. Eğer acil bir tedavi için kesinlikle röntgen filmi çekilmesi gerekiyorsa, anne adayına özel koruyucu kurşun önlük giydirilmeli ve düşük doz uygulaması yapılmalıdır. (Kliniğimizde düşük dozlu dijital röntgen kullanılmaktadır.)

Hamileyken kullanılan antibiyotiklerin bebeğin dişleri için sakınca oluşturur mu?

Penisilin türevleri (amokisisilin vs. ) antibiyotiklerin kullanımının bebek için herhangi bir sakıncası yoktur. Tetrasiklin gurubu antibiyotikler kullanılmamalıdır. Tetrasiklin gebelik sırasında alınırsa bebeğin dişlerinde "tetrasiklin renkleşmeleri" oluşmasına yol açar.

Hamileyken ağrı kesici kullanılabilir miyim?

Genellikle hamilelik sürecinde parasetamol tipi ağrı kesiciler güvenle kullanılmaktadır. Ağrı kesici kullanımında dikkat edilmeli ve kesinlikle kadın doğum doktorunuzun önerilerine uyulmalıdır. 

Hamilelik sırasında nasıl bir ağız - diş bakımı yapılmalıdır?

Hamilelik sırasında nasıl bir ağız-diş bakımı yapılmalıdır?

Günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.
Hamilelik öncesi tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır. Çünkü plak birikimi, ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı ağız mukozasının, dış etkenlere özellikle bakteri plaklarına karşı hassaslaşmasına neden olur.
Günde iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapılarak plak birikimine engel olunmalıdır. Ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılabilir.
 
Hamilelik Gingivitisi
Hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebilir. Bu şekildeki diş eti oldukça hassastır ve kolay kanar.
Hamilelik sırasında kadınların diş etlerinde oluşan bu değişiklikler östrojen ve progesteron hormonlarının salgılarının artmasından kaynaklanmaktadır.
Hamilelik gingivitisi genellikle hamileliğin 2. ayında başlayıp 8. ayında en üst seviyeye çıkar, doğumdan sonra geriler.
Günlük düzenli ağız diş bakımı yapmayan kişilerde oluşan ve diş eti enfeksiyonuna neden olan bakteri plağı ya da diş taşı gibi etkenler hamilelik gingivitisi tablosunu daha ciddi boyutlara taşıyabilmektedir.
Çalışmalar, annenin tedavi edilmeyen hamilelik gingivitisinin düşük kilolu bebek doğumuna yol açtığını bildirmiştir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi diştaşı temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılmalıdır. 

Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür?

Hamilelik tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olur. Örneğin kandaki ve tükürükteki asit miktarının fazlalaşması diş çürüğü riskini artırır. Çünkü en basit anlatımıyla, dişin çürümesi, diş sert dokularının bakterilerin salgıladığı asitlerle yumuşamasıdır. Mide bulantıları ve kusmalarla ağız içinde asit salgısının artması dişlerin yüzeyinde aşınmalara yol açabilir.

Annenin sık aralıklarla şekerli besin tüketme alışkanlığı ve diş eti kanamaları nedeniyle diş fırçalanmaması ağız bakımını aksamasına ve bunu takiben diş eti enfeksiyonu, çürük riskinin artmasına yol açabilir.
Hamile kalmayı düşünen veya hamile olan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. 

Doğumda diş kaybedilir mi?

Hamilelik döneminde anne adayı süt ve süt ürünleri ile yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyumdan zengin gıdalar alarak kalsiyum gereksinimini karşılamalıdır. Eğer gıdalarla yeterli kalsiyum sağlanamazsa bebeğin gelişimi için gerekli olan miktar annenin kemiklerinden karşılanır. Bebeğin kendisi için gerekli kalsiyumu annenin dişlerinden aldığına dair bir kanıt yoktur, o yüzden bu düşünce tamamen yanlıştır.

Eğer iyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş ve diş eti sorunu ile karşılaşılmaz.
Hamilelik sırasında beslenme hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemlidir. 
 
Hamilelikte bebeğin diş gelişimi 5. ve 6. haftalarda başlar. Ağız ve diş sağlığı açısından tüm hamilelik döneminde: A,C,D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyumdan zengin meyveler ve sebzeler, tahıl, süt ve mandıra ürünleri ile et , balık ve yumurta dengeli olarak alınmalıdır.
Şeker (özellikle yemek aralarında) mümkün olduğu kadar alınmamalıdır.
Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır. 

Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır?

Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein, A vitamini (et, süt, yumurta, sebze ve meyveler), C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyumdan zengin gıdaların (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) yeterince alınması gerekir. Bunun yanı sıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak, çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili diş hekiminizden bilgi edininiz.

Site içeriğinde bulunan bilgiler hastalarımızı bilgilendirme amaçlıdır, kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.